Genel Başkanımız Cemail BAKINDI, Aydınlık Gazetesine, Kıdem Tazminatı ile İlgili Röportaj Verdi.
Genel Başkanımız Cemail BAKINDI, Aydınlık Gazetesi muhabiri Deniz Bilici ile sendika genel merkezinde kıdem tazminatıyla ilgili röportaj gerçekleştirdi.Röportaj 16 Şubat 2016 tarihinde gazetede yayınlandı.
Kıdem tazminatının, işçiler için hayati önem taşıdığını vurgulayan Sn. Bakındı şunları söyledi: “Kıdem tazminatının önemli bir işlevi iş garantisidir. Birçok işveren kıdem tazminatının, ihbar tazminatının külfetinden korkarak işçileri işten çıkaramamaktadır. Yani kıdem tazminatının, işçiyi işten çıkarmak isteyen işverene bir yaptırımı var. Eğer siz kıdem tazminatıyla ilgili uygulamayı kolaylaştırıp fona koyarsanız işverenler bu parayı fona yatıracağı için artık bu yaptırım ortadan kalkacak, işçileri işten çıkarma son derece kolay hale gelecektir. Ayrıca bugün 30 kişinin altında işçinin çalıştığı işyerlerinde iş güvencesi kanunu işlemiyor. Türkiye’deki işyerlerinin neredeyse yüzde 85’i küçük işyeri ve zaten sorun da buradan kaynaklanıyor. Kıdem tazminatı fona devredildikten sonra bu küçük işyerlerinde işçinin artık hiçbir güvencesi kalmayacak. Kıdem tazminatını tırpınlamaya çalışan siyaset yara alır.”
“Kıdem tazminatı kızgın bir demirdir, dokunduğunuz zaman elinizi yakar” diyen Sn. Bakındı, “ Kıdem tazminatı hakkı garanti altına alınmak isteniyorsa biz de yardımcı oluruz. Gelsin herkes ödesin. Bugün ‘Kıdem tazminatı hakkının garantisi yok’ gibi laflar geçerli değil. Artık işçiler eskisi gibi bilinçsiz değil hakkını arıyor hukuk yoluyla da kıdem tazminatını alabiliyor. O söylenen istatistiki rakamlar doğru değil” diye konuştu. Ayrıca hükümeti uyarırken, “3 işçi konfederasyonun da kıdem tazminatından sorumlu olduğunu söyledi”.
Tek Çatı Altında Mücadele Edilmeli
TÜRK-İŞ’ in Genel Kurul’da aldığı “Kıdem tazminatı gaspını genel grev nedeni sayarız” kararını anımasatan Sn. Bakındı “Bu karar en yüksek organın aldığı karardır. Bu kararı uygulamaktan kimse kendini alamaz. Mutlaka uygulanması gerekir. Türkiye’de işçi sınıfı 3 konfederasyona bölünmüş, 3 konfederasyonun hepside kıdem tazminatına karşı sorumludur. Bir araya gelemiyoruz. 3 konfederasyonun hepsinin amacı elbette işçinin ekonomik, sosyal durumunu geliştirmek, onlara daha iyi yaşayabilecekleri ücret ve haklara kavuşturmak. Eğer bu ilkelerini taşıyorlarsa 3’ünün de bir araya gelmesi lazım. Bu konuda müşterek hareket etmeleri lazım. Ayrı ayrı seslerin çıkması işçi sınıfına hayır getirmez” ifadelerini kullandı. Genel Başkanımız Cemail BAKINDI sözlerine şöyle devam etti: “Türk-İş, Genel Kurulu’nda aldığı kararları nihayetinde uygulamakla mükelleftir, bu sorumluluğu mutlaka alacaktır. Türk-İş’e üye sendikalar da mutlaka gerekli tavrı gösterecektir. Ben her zaman işçi hareketinin tekliğine, birlikte hareket etmesine, birçok konfederasyonda, bir çatı altında mücadele edilmesinden yanayım. Siyaset işin içine giriyor, siyaset sendikaları yönetiyor; işverenler sarı sendikaları yaratıyor. İnsanların ideolojileri farklı olabilir, siyasi düşünceleri olabilir fakat emek hareketi tektir, tek bir çatı altında mücadele edilmelidir. “ Benim önerim, üç konfederasyonun en kısa zamanda bir araya gelip ne yapacaklarına karar vermeleridir. Sorumluluk üç konfederasyonun yönetimindedir. Üç konfederasyondan biri sorumluluğu üstlenip ‘Biz birlikte hareket etmek için şu tarihte, şu salonda sizleri oturup konuşmaya çağırıyoruz’ demelidir. Bunu yaparken de kimsenin gocunmaması gerekir” dedi.
‘İŞÇİ KİRALAMAK, EMEK KOMİSYONCULUĞUDUR’
Genel Başkanımız Cemail BAKINDI, özel istihdam bürolarına işçi kiralama yetkisini öngören tasarıya yönelik de şöyle konuştu: “Özel istihdam büroları kayıt dışı çalışmayı önlemek içinse; İstanbul’da 1-1.5 milyon kaçak işçi var. Bunların birçoğu yabancı işçi. Türkiye, bu insanlara ayda en kötü 500-1000 dolar arası para veriyor. Bu para yurt dışına gidiyor. Bunları önlemek için özel istihdam büroları yetkilendirilecekse, oturulur müzakere edilir. Ama özel istihdam büroları bir emeğin üstünden para kazanacaksa bu sömürü olur, ticaret olur, çağdaş kölelik olur. Bu emek komisyonculuğu demektir. İşçi bulacak kurumlara ihtiyaç varsa devlet İŞKUR’un bürolarını arttırsın, işe temin bürolarını arttırsın. Devlet bunu kontrolüne alsın. Arada başka kurumların oluşmasına imkan tanımasın. Devlet bunu yapamaz mı? Buna karşı sessiz kalmayız.” diyerek sözlerini noktaladı.
Aydınlık Gazetesi/16 Şubat 2016
Deniz BİLİCİ